
İran'dan ABD'ye Nükleer Resti: Zenginleştirme Hakkımız!
İran, Batı'nın artan endişelerine rağmen uranyum zenginleştirme konusundaki "hakkını" savunarak ABD'nin kaygılarını reddetti. Bu açıklama, ABD ile yapılması planlanan görüşmelerin ertelendiği bir döneme denk geldi. İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, "İran, tam nükleer yakıt döngüsüne sahip olma hakkına sahiptir" dedi ve Tahran'ın uzun süredir Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması'na (NPT) taraf olduğunu hatırlattı.
Nükleer Gerilim Tırmanıyor mu?
Arakçi, NPT üyesi olup da uranyum zenginleştiren ancak nükleer silahları reddeden birçok ülke olduğunu vurguladı. NPT'ye göre, taraf ülkeler nükleer stoklarını beyan etmek ve bunları Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (IAEA) denetimine sunmakla yükümlü. ABD ve diğer Batılı ülkeler uzun süredir İran'ı nükleer silah geliştirmeye çalışmakla suçluyor. Ancak Tahran bu iddiaları reddederek nükleer programının sadece barışçıl amaçlarla yürütüldüğünü savunuyor.
Peki, İran'ın nükleer programı hakkında neler biliniyor? İşte bazı önemli noktalar:
- İran, halihazırda uranyumu %60 saflığa kadar zenginleştiriyor.
- Bu oran, 2015 nükleer anlaşmasında belirlenen %3,67 sınırının çok üzerinde.
- Ancak silah sınıfı materyal üretimi için gerekli olan %90 seviyesinin altında.
- Batılı ülkeler bu durumu ciddi bir endişe kaynağı olarak görüyor.
Müzakereler Neden Durdu?
İran ile ABD arasındaki nükleer görüşmeler 12 Nisan'dan bu yana devam ediyordu. Ancak arabulucu Umman, dördüncü tur görüşmelerin lojistik nedenlerle ertelendiğini duyurdu. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İran'a uranyum zenginleştirme faaliyetlerinden vazgeçmesi çağrısında bulundu. Rubio, "Dünyada uranyum zenginleştiren tek ülkeler, nükleer silahlara sahip olanlardır" dedi.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot ise İran'ın "nükleer silah elde etmenin eşiğinde" olduğunu söyledi. Barrot, Tahran'ın eylemlerinin Avrupa güvenliğini tehdit etmesi halinde BM yaptırımlarının yeniden devreye girebileceğini belirtti. İran, Fransa'nın bu açıklamalarını "tamamen saçma" diyerek reddetti. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) Başkanı Rafael Grossi, İran'daki zenginleştirilmiş materyalin kolayca eritilebileceğini veya ülke dışına gönderilebileceğini ifade etti. Ancak İran hükümeti sözcüsü Fatemeh Mohajerani, zenginleştirilmiş materyalin transfer edilmesini İran için bir "kırmızı çizgi" olarak tanımladı.
Rubio ayrıca İran'ın nükleer tesislerini ABD'li uzmanlar dahil olmak üzere denetime açması gerektiğini savundu. Buna ek olarak, Yemen'deki Husi isyancılarına verdiği desteği kesmesi çağrısında bulundu. Tahran ise ABD ile yapılan görüşmelerin sadece nükleer mesele ve yaptırımların kaldırılmasıyla sınırlı kalması gerektiğini vurguladı. Bölgesel nüfuzu ve askeri kabiliyetleri konusundaki müzakereleri kesin bir dille reddetti.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, güvenilir bir anlaşmanın "İran'ın nükleer silah üretimi için uranyum zenginleştirme kapasitesini ortadan kaldırması" ve balistik füze geliştirmesini engellemesi gerektiğini söyledi. Arakçi ise bu açıklamalara cevaben Netanyahu'yu "ABD politikasını dikte etmekle" suçladı.
Sonuç olarak, İran'ın nükleer programı ve uranyum zenginleştirme faaliyetleri uluslararası arenada gerilimi tırmandırmaya devam ediyor. Müzakerelerin geleceği belirsizliğini korurken, bölgedeki istikrar için endişeler artıyor. İran'ın nükleer programı konusundaki ısrarı ve Batılı ülkelerin tepkisi, önümüzdeki dönemde küresel siyaseti şekillendirecek önemli bir faktör olmaya devam edecek gibi görünüyor.