Üniversiteler Rant Kapısı mı Oldu? Eğitim-İş'ten Şok Açıklamalar!
Gündem

Üniversiteler Rant Kapısı mı Oldu? Eğitim-İş'ten Şok Açıklamalar!


26 May 20255 dk okuma13 görüntülenmeSon güncelleme: 03 August 2025

Eğitim-İş İzmir 4 No'lu Şube Başkanı Elbey Kale, yükseköğretim sisteminin ağır bir kuşatma altında olduğunu belirterek, üniversitelerin bilim yuvası olmaktan çıkıp rant üreten kurumlara dönüştürüldüğünü iddia etti. Akademik liyakat yerine yandaşlığın ön plana çıktığını, özgür düşüncenin baskı altında olduğunu savunan Kale, gençlerin nitelikli eğitim hakkından mahrum bırakıldığını vurguladı.

Üniversiteler Alarm Veriyor!

Eğitim-İş'in açıklamalarına göre, Türkiye'de 129'u devlet, 79'u vakıf olmak üzere toplam 208 üniversite bulunuyor. Bu üniversitelerde 185 bini aşkın akademik personel ve 6,8 milyon öğrenci eğitim görüyor. Ancak Kale, bu dev sistemin eğitim ve bilim üretme işlevini yitirdiğini savunuyor. Rektör atamalarında liyakat yerine siyasi bağlantıların etkili olduğunu, ilerici akademisyenlerin baskı ve soruşturmalarla susturulmaya çalışıldığını iddia ediyor. Ayrıca, vakıf üniversitelerinin ticarethane mantığıyla işletildiğini ve diploma pazarlayan kurumlara dönüştüğünü belirtiyor.

Kale, eğitimin hızla ticarileştirilmesiyle milyonlarca gencin eğitimden koptuğunu ve güvencesiz çalışma koşullarıyla emek sömürüsüne maruz kaldığını ifade etti. 2015-2023 yılları arasında 2 milyondan fazla gencin ekonomik nedenlerle üniversite eğitimini yarıda bıraktığını, mezun olanların ise işsizlik ve düşük ücretle karşı karşıya kaldığını dile getirdi.

Rektör atamaları Cumhurbaşkanı'nın iki dudağı arasında! Anayasa Mahkemesi'nin rektör atamalarında KHK uygulamasını iptal etmesine rağmen bu kararın tanınmadığını ve 56 üniversiteye AYM atamaların Anayasaya uygun hale getirmesi için 1 yıl süre vermişken bu süre içinde mahkeme kararına uygun yasal düzenleme yapılmadan rektör atanmıştır. Bu durumun sadece bir anayasa ihlali değil, üniversite özerkliğine açık bir saldırı olduğunu savunuyor.

Üniversitelerde yandaşlara yönelik kişiye özel kadroların açılmasının normalleştiğini, yeterli akademisyen kadrosunun verilmediğini belirten Kale, araştırma görevlisi sayısının 2022'de 52 binken, 2025'te 39 bine düştüğüne dikkat çekti.

Üniversitelere Bütçe Yok Mu?

Eğitim-İş, üniversitelerin liyakat yerine iktidara bağlılık esasına dayalı olarak atanan yöneticiler eliyle siyasallaştırıldığını, özgür düşüncenin ve bilimsel üretimin engellenmeye çalışıldığını savunuyor. Söyleşi, anma, eğlence gibi etkinliklerin çağdışı gerekçelerle yasaklandığını, iktidarın desteklediği gerici yapıların üniversitelerde hakim hale getirildiğini iddia ediyor.

6 yaşında bir çocuğun evlendirilmesini savunarak pedofiliyi meşrulaştıran bir ismin üniversitelerde konuşturulmasının, eğitim sisteminin nasıl bir çöküş içinde olduğunu gösterdiğini belirtiyor.

Öğrenci Hakları Nerede?

Öğrencilerin anayasal demokratik haklarının yok sayıldığını, haklarını arama girişimlerinin baskılarla, şiddetle bastırıldığını savunan Eğitim-İş, disiplin ve soruşturmalarla cezalandırılan öğrencilerin üniversiteden ve KYK yurtlarından uzaklaştırıldığını, haksız yere tutuklandığını ve eğitim haklarının ellerinden alındığını ifade ediyor.

AKP iktidarının kendisine boyun eğmeyen, itaat etmeyen üniversite öğrencilerini düşman olarak gördüğünü belirten Kale, bu ülkenin en başarılı öğrencilerini haklarını aradıkları için tutuklamanın hiçbir meşru gerekçesi olamayacağını vurguluyor.

İzmir Demokrasi Üniversitesi'nde yaşanan hukuksuzluklara da dikkat çeken Eğitim-İş, sendikal hakların ihlal edildiğini, sendika üyesi personelin baskı altında tutulduğunu ve örgütlenme özgürlüğüne müdahale edildiğini iddia ediyor.

Eğitim-İş'in bu açıklamaları, Türkiye'deki yükseköğretim sisteminin durumu hakkında ciddi endişeler uyandırıyor. Üniversitelerin bilimsel özgürlüğünü ve özerkliğini korumak, gençlerin nitelikli eğitim hakkını güvence altına almak ve akademik liyakati ön plana çıkarmak için acil önlemler alınması gerektiği vurgulanıyor.