AK Parti eski milletvekili Şamil Tayyar, katıldığı bir televizyon programında Türkiye siyaset gündemine bomba gibi düşen açıklamalarda bulundu. Tayyar, PKK'nın fesih sürecinin başarıyla sonuçlanması durumunda, Türkiye siyasetinde köklü değişimlerin yaşanabileceğini ve DEM Parti'nin ilerleyen dönemde Cumhur İttifakı'na katılabileceğini iddia etti. Bu iddia, siyasi kulislerde büyük yankı uyandırdı.
PKK'nın Feshi ve Siyasi Dengeler
Tartışmanın fitilini ateşleyen olay, Abdullah Öcalan'ın 2 Şubat'ta İmralı'dan yaptığı fesih çağrısının ardından, PKK'nın silahlı mücadeleye son verdiğini ve faaliyetlerini durdurduğunu açıklaması oldu. Bu açıklama, Türkiye ve uluslararası kamuoyunda geniş yankı buldu. Şamil Tayyar, bu sürecin başarıya ulaşması halinde siyasi dengelerin tamamen değişeceğini vurgulayarak, "DEM Parti, terörle ilişkisini tamamen kesmiş, kendi bağımsız çizgisini oluşturan bir partiye dönüşebilir. Böyle bir durumda Cumhur İttifakı’nın muhtemel bir bileşeni haline gelmesi sürpriz olmaz" dedi.
DEM Parti ve İmralı İlişkisi
Tayyar, PKK'nın sahneden çekilmesiyle birlikte DEM Parti'nin Kandil yerine doğrudan İmralı'dan yönetileceğini öne sürdü. "Abdullah Öcalan, doğrudan siyasette yer almaz ama DEM Parti’nin stratejik kararlarını belirleyen kişi haline gelebilir. Kadroları ve politikaları İmralı’dan şekillenir" şeklinde konuştu. Bu iddia, DEM Parti'nin gelecekteki siyasi yönelimleri hakkında önemli bir tartışma başlattı.
Türk Solu ile Ayrışma İhtimali
Şamil Tayyar, sürecin devam etmesi halinde Türk solunun DEM Parti’den kopabileceğini de iddia etti. Tayyar’a göre, çözüm sürecine dair en sert eleştiriler zaten Türk solundan geliyordu. Bu kopuşun ardından sol partilerin Türkiye İşçi Partisi (TİP) etrafında birleşebileceği öngörüsünde bulundu. Bu durum, Türkiye'deki sol siyasetin geleceği açısından kritik bir dönüm noktası olabilir.
Şamil Tayyar'ın bu çarpıcı açıklamaları, Türkiye siyasetinde önümüzdeki dönemde yaşanabilecek olası değişimlerin sinyallerini veriyor. PKK'nın fesih süreci, DEM Parti'nin konumu ve Türk solu ile ilişkileri gibi birçok faktör, Türkiye'nin siyasi geleceğini şekillendirecek gibi görünüyor. Bu süreçte, siyasi aktörlerin atacağı adımlar ve kamuoyunun tepkileri, gelişmelerin yönünü belirleyecek.
