Esenyurt'ta 25 Haziran 2024'te yaşanan ve uzun süre gizemini koruyan Nurcan Karabulut cinayeti, 10 ay sonra Adli Tıp raporuyla aydınlatıldı. Epilepsi hastası olan Nurcan'ın vahşice tecavüze uğradıktan sonra boğularak öldürüldüğü belirlendi. Bu kan donduran gelişme üzerine Nurcan'ın sevgilisi M.G. ve olayla bağlantılı olduğu düşünülen iki kişi gözaltına alındı. Şüpheliler, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.
Olay Nasıl Ortaya Çıktı?
Olay, Esenyurt'ta bir sitenin yanından geçen patika yolda başladı. Mahalle sakinlerinin sıklıkla kullandığı bu yol, TEM Otoyolu'na ulaşım sağlıyordu. 25 Haziran sabahı işe gitmekte olan M.C.B., ağaçlık alanda yüzüstü yatan bir kadın cesediyle karşılaştı. Kadının hareketsiz yattığını fark eden M.C.B., yaklaştığında hayatını kaybettiğini anladı ve hemen polise haber verdi.
Olay yerine gelen polis ekipleri, yaptıkları ilk incelemede kadının Nurcan Karabulut olduğunu tespit etti. Ancak, cinayetin detayları ve sebebi o dönemde netleşmemişti. Soruşturma derinleştirilirken, Adli Tıp raporu cinayetin seyrini değiştirdi.
Adli Tıp Raporu Gerçeği Ortaya Çıkardı
Adli Tıp raporu, Nurcan Karabulut'un tecavüze uğradıktan sonra boğularak öldürüldüğünü kesin olarak ortaya koydu. Bu vahşet, soruşturmayı farklı bir boyuta taşıdı. Polis, Nurcan'ın çevresindeki kişileri ve ilişkilerini mercek altına aldı. Yapılan detaylı araştırmalar sonucunda, Nurcan'ın sevgilisi M.G. ve olayla bağlantılı iki şüpheli tespit edildi.
Şüphelilerin yakalanmasıyla birlikte soruşturma daha da derinleşti. Gözaltına alınan M.G. ve diğer şüphelilerin emniyetteki sorguları devam ediyor. Cinayetin nedeni ve detayları, şüphelilerin ifadeleriyle netleşecek. Bu vahşi cinayetin ardındaki sır perdesi aralanırken, toplumda büyük bir infial yaşanıyor.
Cinayetin Toplumsal Etkileri
Nurcan Karabulut cinayeti, kadın cinayetlerine karşı toplumsal duyarlılığı bir kez daha artırdı. Özellikle son yıllarda artan kadın cinayetleri, toplumun her kesiminden tepki çekiyor. Bu tür olayların önüne geçilmesi için daha etkili önlemler alınması gerektiği vurgulanıyor.
Kadın hakları savunucuları, yetkililere çağrıda bulunarak, bu tür suçların faillerinin en ağır şekilde cezalandırılmasını talep ediyor. Ayrıca, toplumun bilinçlendirilmesi ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi için eğitim çalışmalarının artırılması gerektiği belirtiliyor.
Nurcan Karabulut'un vahşice öldürülmesi, sadece ailesini ve yakınlarını değil, tüm toplumu derinden etkiledi. Bu tür acı olayların bir daha yaşanmaması için herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor. Unutulmamalıdır ki, kadına yönelik şiddet insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur ve bu suçla mücadele hepimizin görevidir.
