Muğla'nın Ortaca ilçesinde 7 yıl önce yaşanan ve tüm Türkiye'yi derinden sarsan olayda, çöp konteynerinde bulunan kız bebeğin katili, yapılan titiz çalışmalar sonucu ortaya çıkarıldı. Olay yerinde bulunan bir çikolata ambalajı, soruşturmayı bambaşka bir yöne götürerek katilin bebeğin öz annesi olduğunu gözler önüne serdi. Gözaltına alınan Gülcan Deniz (42), suçunu itiraf ederek vicdanları sızlattı.
## Çikolata Ambalajı 7 Yıllık Sırrı Çözdü
Olay, 2018 yılında Ortaca ilçesi Ekşiliyurt Mahallesi'nde meydana geldi. Çöp konteynerinde bir poşet içinde bebek cesedi gören vatandaşlar, durumu hemen sağlık ekipleri ve polise bildirdi. Yapılan incelemelerde, bebeğin doğumdan hemen sonra çöpe atıldığı ve hayatını kaybettiği belirlendi. Cinayet Büro Amirliği ekipleri, olayın ardından geniş çaplı bir soruşturma başlattı ancak herhangi bir sonuca ulaşılamadı. Dosya, 7 yıl sonra tekrar açıldığında, olay yerinde bulunan bir çikolata ambalajının poşeti, soruşturmanın seyrini değiştirdi. Polis, poşetin ait olduğu mağazanın Temmuz 2018'e ait güvenlik kamerası kayıtlarını inceleyerek şüphelinin Gülcan Deniz olduğunu tespit etti.
## Anne'den Kan Donduran İtiraf
Gözaltına alınan Gülcan Deniz, ifadesinde korkunç gerçeği itiraf etti. Bebeğin kendisine ait olduğunu ve eşinin kendisine sürekli eziyet ettiği için çocuğu doğurmak istemediğini söyleyen Deniz, bebeği doğurduktan sonra boynuna bez parçasıyla düğüm atarak bir poşete koyup çöp konteynerine attığını anlattı. Olaydan haberdar olan baba İsmail Deniz de gözaltına alındı. Gülcan Deniz ve eşi İsmail Deniz, tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Bu vahim olay, akıllara birçok soruyu getiriyor:
* Bir anne, kendi çocuğuna nasıl kıyabilir?
* Toplum olarak bu tür olayların önüne nasıl geçebiliriz?
* Kadınların yaşadığı zorluklar ve şiddet, bu tür sonuçlara nasıl yol açıyor?
## Toplumsal Yansımalar ve Önlemler
Bu tür olayların yaşanmaması için toplum olarak daha duyarlı olmamız, kadınların ve çocukların korunması için daha fazla çaba göstermemiz gerekiyor. Kadınların yaşadığı şiddet ve zorluklarla mücadele etmek, bu tür trajik olayların önüne geçmek için hayati önem taşıyor. Ayrıca, cinsel eğitim, aile planlaması ve doğum kontrol yöntemleri konusunda bilinçlendirme çalışmaları da bu tür olayların önlenmesinde önemli bir rol oynayabilir. Unutmayalım ki, her çocuk dünyaya gelme hakkına sahiptir ve toplum olarak bu hakkı korumak hepimizin sorumluluğundadır.
